Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Egemen Mustafa Şener’den Yavaş Pişirmenin Büyüsü

Ünlü şef Egemen Mustafa Şener, mutfakta sabrın ve yavaşlığın önemine dikkat çekiyor. Şener, “Bir yemeği yavaş pişirirken aslında sadece etleri ya da sebzeleri değil, kendi duygularımızı da olgunlaştırıyoruz,” diyerek yavaş pişirme yöntemini “zamanla yarışmak yerine onunla dost olmak” şeklinde tanımlıyor. Kısık ateşte sabırla pişen güveçlerin ve geleneksel tariflerin sofralara taşıdığı lezzet, huzur ve sağlık dolu bu hikâyenin detayları…

Ünlü şef Egemen Mustafa Şener, mutfakta sabrın ve yavaşlığın önemine

Şef Şener’e göre, kısık ateşte yavaş yavaş pişen güveçler, evin içini saran karşı konulmaz kokularla birlikte, sabırla beklemenin tattırdığı huzuru da sofralara taşıyor. Geleneksel tariflerin yavaş pişirme yöntemiyle yeniden hayat bulduğunu vurgulayan Şener, Anadolu mutfağının köklü tariflerinin de bu sabır kültürünün bir ürünü olduğunu belirtiyor.

  • Geçmişten Gelen Lezzet Mirası: Nesilden nesile aktarılan kuzu tandırlar, etli nohutlar ve sebze güveçleri, bu yavaşlık ve sabır anlayışının en güzel örnekleri arasında yer alıyor.

Sağlıklı ve Gerçek Lezzetin Anahtarı

Ünlü şef, yavaş pişirmenin sadece lezzet açısından değil, sağlık açısından da büyük önem taşıdığının altını çiziyor.

Egemen Mustafa Şener: “Kısık ateşte pişen yemeklerde hem besin değerleri korunur hem de aroma kaybı yaşanmaz. Bu da doğallığı ve gerçek tadı sofralara taşır.”

İyi Yemek, Zamana Sabırla Dokunan Bir Hikâyedir

Egemen Mustafa Şener, “Yavaş Pişirmenin Sanatı” adlı yazısında, mutfakta sabırla geçen her dakikanın, sonunda alınan lezzetin en önemli sırrı haline geldiğini belirtiyor. Şefin bu konudaki özlü sözü, yemeğe olan bakış açısını özetliyor:

Şef Şener: “İyi yemek, zamana sabırla dokunan bir hikâyedir. Lezzet, sadece damakta değil, zamana saygı duyan ellerde doğar.”

Şener, yavaş pişirmeyi deneyen herkesin, bir tencere, biraz malzeme ve bolca sevgiyle bu unutulmaz lezzet hikâyesinin bir parçası olabileceğini söylüyor.